Edip Cansever’in Uyumsuzu: “Çağrılmayan Yakup”
Edip Cansever’in Uyumsuzu:
“Çağrılmayan Yakup”
Modernleşme, 18.
Yüzyılda Avrupa’da sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda meydana gelen köklü bir değişim hareketidir. Sanayileşme,
kentleşme, ulus devletler, demokratikleşme ve kapitalizm tarihte yepyeni olgular
olarak karşımıza çıkmıştır. Bu gelişmeler yalnızca Avrupa’da etkili olmakla
kalmayıp aynı zamanda diğer bölgelere de hızla yayılmıştır.
Modernleşme
toplum hayatında çok büyük avantajlar ve kolaylıklar sağlasa da kişisel olarak
bireyler üzerinde birtakım problemleri de beraberinde getirmiştir. Sanayileşme,
bilimsel ve teknolojik gelişmeler, hızla büyüyen nüfus, kentleşme gibi
sebeplerle yeni bir yaşantı içine giren insanoğlu, bu düzene uyum sağlamak
konusunda çeşitli sıkıntılar yaşamıştır (Arıkan 2017: 39). Modernleşme ile
birlikte mekanikleşen bir dünyanın içinde kalan insanlar birbirinden farkı
olmayan birer yapı haline gelmeye başladılar. Standart insan tipi üretmeye
başlayan bu kapitalizm çağı birçok insanı bünyesine katmayı başardı. Bu edilgen
düzene uyum sağlayamayan bireyler ise kendini toplumdan soyutlayarak derin bir
yalnızlık içine düştü.
…İlk olarak
batıda kendisini göstererek gelişen ‘‘Varoluşçuluk’’ düşüncesi, modernitenin
dayattığı tüm kurallara karşı çıkarak akıl yerine bireyin duygu ve
düşüncelerine, psikolojisine yönelmiş; onun içine düştüğü boşluğu, çıkmazı,
karamsarlığı ve yeni düzen içerisinde kimliğini kaybetme tehlikesini dile
getirmiş, yani insanı ‘‘biricik değer’’ olarak görmeyi amaçlamıştır (Arıkan
2017: 40). Varoluşçuluk akımı özellikle 1950 sonrası dönemde Türkiye’de de
kendini göstermiştir. Çeviriler aracılığı ile varoluşçuluğu tanıyan ve 1940’lı yıllarla
birlikte değişen siyasi ve sosyal şartlarla farklı bir zihniyet atmosferine
giren Türk aydını ve edebiyatçısı 1950’lerde varoluş felsefesinin etkisinde
metinler üretmiştir (Kurt 2009: 140).
Varoluşçuluk
kendini şiirde daha çok “İkinci Yeni” akımının içerisinde göstermiştir. Bu
akımın en önemli şairlerinden biri ise Edip Cansever’dir. Cansever şiirlerinde
bireyi, onun toplum içindeki yalnızlığını, parçalanmışlığını ve silikliğini
anlatmıştır. Edilgen düzende kendini gerçekleştirme fırsatından yoksun bireyin
toplum tarafından ötekileştirilmesi konusunu işlemiştir. Nitekim 1966 yılında
yayımlanan Çağrılmayan Yakup adlı
kitabında bulunan Çağrılmayan Yakup
şiirinde, bireyin yani Yakup’un toplumun dışında kalan ve çağrılmayan kişi olmasını konu edinmiştir.
Şiir Yakup’un “kurbağalara bakmaktan
geliyorum” sözleriyle başlar ve her bölüm başında bu tekrarlanır. Sıklıkla
kurbağaların vurgulandığı şiirde kurbağaların, modern dünyanın yarattığı düzene
uyum sağlayabilmiş kalabalık bir kitleyi temsil ettiğini söyleyebilirim. O
kadar kalabalıktırlar ki Yakup bu
kalabalık karşısında şaşırmıştır. Yani kurbağalar bir metafordur. Yakup bu kalabalıkla bütünleşememiş,
onlardan biri olmayı başaramamıştır.
“Kurbağalara
bakmaktan geliyorum, dedi Yakup
Bunu
kendine üç kere söyledi
Onlar
ki kalabalıktılar, kurbağalar
O
kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım”
Yakup, yılların içerisinde biriktirdiği yalnızlığı yıkıp, o içindeki durgun ve
çürük bir suyu düşürmek istiyor. İstiyor fakat bunu gerçekleştirebilmek için
varlığının fark edilmesini bekliyor. Onu fark etmek ve Yakup diye seslenmek
gereklidir. Öyle yapmalıdır ki benliğinin parçalarını bir araya toplayabilsin
ve hüviyetini inşa edebilsin. Ona seslenip, çağırmaya değer bulmuş biri dahi
yoktur ki Yakup eskimişliğini birer
kâğıt parçası gibi ceplerinden boşaltabilsin. Cansever bu arzuları şiirde şöyle dile getirmiştir,
Daha
hiç çağrılmadım
Biri
olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç
Yakup!
Diye
seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım
Ve
içimden durgun ve çürük bir suyu düşüreyim
Ceplerimdeki
eskimiş kâğıt parçalarını atayım
Sonra
bir güzel yıkanayım da.
Ben
size demedim mi”
Şiir boyunca
Yakup, bu çağrılma isteğini sürekli olarak yinelemiştir. Çağrılan bir özne
olarak “birey” olmayı hissetmek istiyordur. Ne var ki Yakup, şiir boyunca
çağrılan bir özne olamaz.
“Ben, yani
Yakup, Yakubun hiç çağrılmamış şekli”
“Önce bir kenarda durdum,
hiç kimse beni çağırmadı”
“Ben, Yakup, beni hiç kimse
çağırmadı”
“Ve biraz hiç çağrılmamaktan
yapılmış Yakup”
“Ben,
yani Yusuf, Yusuf mu dedim? Hayır, Yakup
Bazen
karıştırıyorum.”
“…Ben
sanki Yusuf
Ve
Yusuf değil
Her
gün bir tahtaboşta asılı duruyorum
Ve
durmuyorum. Ben işte Yakup”
…Onlar da Yakup kadar yabancılaşmışlardır:
“…çünkü herkes Yakubu
yaşıyordu…”
Cansever’in bu
noktada “Yakup”u genellediği, onu
çoğul bir karşılıkla kullandığı görülür (Kul 2012: 55)
“Yoruldum!
bunu sanki biri söyledi
Yakubun
biri”
“Bir
şey ki seni çağırıyor, o şimdi ne olmalı
Gene
bir Yakup olmalı bu, Yakup”
“Hiç
çıkmamak halinde ve olgun
Birileri
çıkıyordu
Geceden
kalma bir lamba yanıyordu, açık
Bir
pencerenin sokağa doğru içinde
Bu
uyum korkunçtur Yakup!
Yakubun
olması korkunçluğudur bu”
“Aşağıda
bir luna park kımıldıyordu. Ah kurbağalara bakmam gecikecek
Luna
park kımıldıyordu, hem öyle değil
Bu
uyum korkunçtur Yakup”
“…Yanımdan
bir sürü adam
Geçti
ve kolayca gittiler
Müzik
aletleri renginde ve pırıl pırıl gittiler
Yanan
güneşin altında
Onlar
ki.. onlara benzer şeyleri ben çok gördüm”
Yakup var oluşuna bir karşılık bulamamıştır ve bu yüzden insanlar arasında silik
bir karakterdir. Öyle silik bir karakterdir ki, otobüse bindiğinde biletçinin
bilet bile kesmek istememesi bu şekilde algılanabilir.
“Bir otobüse bindiğim,
biletçinin bilet bile kesmek istemediği ben”
“Bilmem
ki. Bir avukat benim ellerimi tuttu. Gözlüklü bir kadındı bu, iyi mi
Kim
bilir bir çağın neresinden burada…”
“Çekiverdi
beni taş hamurun içinden”
“Onu
ben çok iyi görüyordum. Ama çarşaflar, öyle bir takım kıpırdanmalar
araya
giriyordu
Engelliyordu
bizi”
“Beni kurtarmak istiyordu, bir isim gibi Ben'i”
“Biz Yakup
Biz
gözlükten, taş hamurdan ve beyaz çarşaflardan
Ve
biraz hiç çağrılmamaktan yapılmış
Kurbağalara
geldik.”
Referanslar:
Arıkan, Cenan. "Çoğunluğa Uyamayan İki" Öteki": Edip Cansever'in" Çağrılmayan Yakup" Şiirindeki Yakup ve İonesco'nun" Gergedanlar" Oyunundaki Berenger." SÖYLEM Filoloji Dergisi 2.1 (2017): 38-51.
Erdoğan, K. U. L. "EDİP CANSEVER’İN “ÇAĞRILMAYAN YAKUP” ŞİİRİNDE BİREY ALGISI." Türkoloji dergisi 19 (2012): 45.
Mustafa, K. U. R. T. "VAROLUŞÇULUĞUN TÜRK EDEBİYATINA GİRİŞİ VE İLK ETKİLERİ." Gazi Türkiyat Türkoloji Araştırmaları Dergisi 1.4 (2009): 139-154.
http://www.felsefe.gen.tr/sosyoloji/modernlesme_nedir_ne_demektir.asp
Yorumlar
Yorum Gönder